Merkez Efendi’nin Çiçekleri

Sümbül Efendi  İstanbul Kocamustafapaşa’daki tekkesinde çevresini saran dervişlerle birlikte yaşamını sürdürürmüş. Ömrünün sonuna yakaştığını hissettiği vakit Halveti geleneğine uygun biçimde kendisine kimin halef olacağını düşünmeye koyulmuş.

Günlerden bir gün dervişler şeyhlerini huzurunda otururken Sümbül Efendi  “ A dervişler, ” demiş, “ Hak rahmetinin tecellisi, İstanbul’un taşından toprağından renk renk türlü türlü çiçekler fışkırıyor. Hepiniz bir tane getirseniz gözümüz gönlümüz açılacak.”

Dervişler, ilk defa şeyhlerinin kendilerinden bir şey istediğini görüyorlardı. Hem sevindiler hem telaşlandılar. Sohbet dağılıp şeyh halvete çekilince herkes bağlara bahçelere dağıldı. Kucak kucak demet demet çiçek topladılar. Ertesi gün Kocamustafapaşa dergâhı bir çiçek meşherine dönmüştü. Yalnız derviş Merkez Efendi’nin elinde tek bir tane solgun kurumaya yüz tutmuş bir kır çiçeği vardı. “ Sultan’ım, ” dedi, “ hangi çiçeğe elimi uzattımsa onu Allah’ı zikrederken buldum da koparmaya kıyamadım. Ondandır ki huzuruna böyle eli boş geliyorum. ” Mürşit ve mürit derin derin bakıştılar. Bu bakışta aşk vardı…

Kısa bir süre sonra Sümbül Efendi göçer gider ve halefi Merkez Efendi olur.

Bugün Merkez Efendi adını taşıyan, tamirlerle ayakta kalmış cami ve türbesi  Mevlevikapı’dadır.

Merkez Efendi’nin nasıl hırka giydiği ve tabiatla arasındaki bağı buradan okuyabilirsiniz.

Kaynak :

Schimmel, A. 1975. Mystical Dimensions of Islam. NC: The University of North Carolina Press. S.46

 

Yorumlarınız:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.