Lâlenin Hikâyeleri ve İlham Verdiği Sanatlar

  Fars mitolojisinde hikaye edilir ki lâlenin üzerindeki bir çiğ tanesine yıldırım düşer ve yaprağı alev alır. Hemen arkasından donar kalır.  Lâlenin içinde dipteki karalık bu yanma sonucu oluşur. Dışı kırmızı kalır. Bu yüzden Mevlâna lâleyi, “bağrı yanık bir gülümsemeye” benzetir. Adını, Farsçada kırmızı anlamına gelen la’l kelimesinden alır. Zor iklimlerin çiçeği olarak bilinen lâle Anadolu’ya Orta Asya’dan ve İran üzerinden gelir. İlk izleri Selçuklu (1251) döneminde Karatay medresesi çinilerinde görülür : Kanuni döneminde parlayan İznik çinilerinde lâle motifi tüm zarafetiyle boy gösterir. 16. Yüzyılda yabani çiçek olmaktan çıkıp bahçe çiçeği olarak yayılmaya başlayınca türleri çeşitlenir. İstanbul lalesi dediğimiz o

Devamını okuyun

Mevlânâ’nın Ölümü Sırasında Yaşanan Hikâyeler

  Mesnevi evrensel bir aşk ilahisidir.     Ölümünün 750. Yıldönümünde, büyük şair, arif, manevi usta Mevlânâ (30 Eylül 1207, Belh yöresi– 17 Aralık 1273, Konya), batıda en çok okunan şairlerin başında gelmekte. Eserlerinin ve kişiliğinin bugün Batı’da  ve Doğu’da ulaştığı başarının sebebi, onun her türlü dini normu aşan cesur yürekli manevi boyutudur der Leili Anvar. Mistik Fars edebiyatı, Mevlânâ’nın hayatı ve manevi kişiliği hakkındaki derin bilgisi ile tanınan yazar, Rumi adlı kitabın önsözünde o dönemi şöyle tarif eder :   Mevlânâ, manevi, kutsal ve doğaüstü olanın hayatın anlamlı bir parçasını oluşturduğu bir dünyada yaşadı. 13. yüzyılda Anadolu’da yaşayan insanlar

Devamını okuyun

Sayıların Kozmik Dili

Pisagor, tıpkı tıbbın beden için bir arınma olduğu gibi, müziğin de ruh için bir arınma olduğuna inanıyordu.   Antik Yunan filozofu ve bilgin Pisagor (M.Ö. 570 – 495), evrenin bir bütün olarak uyumlu yapılardan ve sayılardan oluştuğuna, evrende her şeyin hareketinden ilahi bir müzik yayıldığına inanıyordu. Gezegenlerin, yıldızların uyumlu ve tekrarlayan dönüşlerinde, musica universalis, yani kürelerin müziği olarak ifade ettiği göksel melodilerin işitilebileceğini öne sürmüştü. Ona göre evrendeki küreler, müzik notalarına karşılık gelen matematiksel denklemlere göre dönmekteydi. Pisagor’un matematik ve  müzik teoreminden 2500 yıl sonra, günümüz astrofizik bilimi, gezegenlerin yörünge hareketleriyle orantılı rezonanslarından yayılan müziği keşfetti.     Aristoteles (M.Ö.

Devamını okuyun

Ostad Elahi’nin Emsalsiz Müziği

Usta müzisyen, etkili düşünür ve yargıç Ostad Elahi (11 Eylül 1895 – 19 Ekim 1974) der ki : Müziğin, çoğu henüz keşfedilmemiş sayısız özelliği vardır. İran’ın küçük, ücra bir köyünde doğan Ostad Elahi, mistik geleneklerin günlük hayata hükmettiği ruhani bir ortamda büyür. Kendini tanıma, aşkınlık ve anlam arayışı içinde çok erken yaşlarda kendini müziğe adar. Dokuz yaşına geldiğinde artık “ eşsiz bir tanbur ustası ” olarak tanınıyordu ama tanburu sadece kendisi için çalmaktaydı. Ara sıra akrabaları ve ziyaretçileri onu dinlemeye gelirdi. Profesyonel olarak ne konser verdi, ne eserlerini kaydetti, ne de ders vermeye kalkıştı. Yıllarca gizli bir hazine olarak kalan ve

Devamını okuyun

Çalgıcının Hikâyesi

  Evvel zaman içinde,  kalbur saman içinde…   Fars diyarında, Hz Muhammed döneminde yaşayan bir ut çalgıcısı varmış. Günlerden bir gün Arabistan’a gitmek için Fars’tan yola çıkmış. Mekke’ye varmış, yörenin hali vakti yerinde aşiretlerine müzik çalar, geçimini sağlarmış. Yeni eğlenceler peşinde koşar, şehrin ayrıcalıklı meclislerinde, sefahat gecelerinde çalıp söylermiş. Bu kişiler Hz Muhammed’in yeminli düşmanlarıymış. Oysa çalgıcı, büyük bir şair olan ve aşiretinin gösterişli lüksünden uzak, mütevazi bir hayat süren bu peygambere karşı kalbinin derinliklerinde bir hassasiyet duyarmış. Gün olmuş devran dönmüş. Çalgıcı, ömrünün akşamında İslam dinine dönmüş. İşte sonra bunlar olmuş… Bu tozdan dünyayı çoktan terk etmiş olan Hz

Devamını okuyun

Gezegenlerin Nağmeleri

Çalgı tellerinin tınısında bir geometri, kürelerin aralıklarında müziğin âhenkli nağmeleri vardır. Filozof ve matematik bilgini Pisagor (yaklaşık MÖ 570), evrenin bir bütün olarak âhenk ve sayılardan oluştuğunu öne sürer ve der ki : “Gezegenler ve yıldızlar matematiksel denklemlere göre hareket eder, hareketleri müzikte belirli notalara karşılık gelir. Güneş, Ay ve tüm gezegenler yörüngesel dönüş ritmlerine göre kendilerine özgü melodiler yayarlar.” Yörüngesel rezonanslardan yayılan senfonik müziğe Musica Universalis —evrenin müziği adını verir. Pisagor’un Evrenin Müziği‘nden ilham alan on yedinci yüzyıl astronomu Johannes Kepler (1571-1630), zamanında bilinen altı gezegenin yörüngelerinde dönerek hareket ederken kendi müziklerini yaydıklarına inanıyordu. Bu müziğe Harmonices Mundi —dünyanın

Devamını okuyun

Evrenin Müziği

Tellerin uğultusunda geometri, gezegenlerin aralıklarında da müzik vardır. Bilge filozof ve bilim adamı Pisagor (yaklaşık MÖ 570), Yunanistan’ın Samos adasında doğdu. En bilinen temel matematik teorisi  a2 + b2 = c2  ile tabiatta, mimaride, müzikteki bir çok oranı açıklar. Müzik ile matematik arasında gizemli bir bağlantı olduğunu öne sürerek gezegenlerin matematiksel denklemlere göre hareket ettiklerini ve hareketlerinden yayılan rezonansın müziksel notalarda karşılığı olduğunu belirtir. Bunu evrenin müziği anlamına gelen musica universalis olarak tanımlar. Sayıların tüm varlıklarda bulunan temel unsurlar olduğuna ve bir bütün olarak evrenin ahenkli frekanslar ve sayılardan oluştuğuna inanır. Pisagor ayrıca, Dünya’daki yaşamın, insan kulağı tarafından algılanamayan ilahi ses frekanslarının

Devamını okuyun

İlham Perileri

Ben kendimin ilham perisiyim “I’m my own muse” demiş Frida Kahlo, içine dolup taşan ilhamın aşkı sanatına yansımış ve yaşadığı güçlükler, onu, yaratmaktan alıkoymamış. Dans eden renkleri, çok sevdiği çiçekleri ve hayvanları resmetmiş, hepsi tuvalde ruh bulmuş. Yaşadığı sürece ilhamıyla berabermiş. Antik Yunanca’dan gelen “muse” μούσα kelimesi “zihne yerleştirilen” anlamını taşır. Yunan mitolojisinde tanrılara ve insanlara canlılık ve sanat ilhamı etmesi için yaratılan dokuz ilham perisinin hepsi cazibe ve lütuf dolu olarak yaratılırlar. Kime eserlerse, o kişide yaratıcılığın bir şekilde ortaya konmasına veya yeni bir bilişe sebep olurlar. Zeus ve hatırlamanın, hafızanın tanrıçası Mnemosyne’nun çocukları olarak Olimpos’un yakınında Pieria dağında

Devamını okuyun

Çalgıcının Hikâyesi

  Evvel zamanda çeng çalan bir çalgıcı vardı. Bülbül onun sesini duydu mu kendinden geçerdi. Onun müziğini dinleyenlerin neşesi birse yüz olur; gönül kuşu havalanır, canın aklı şaşar da kalırdı. Öyle bir çalgıcıydı ki onun nağmelerinden eşi bulunmaz hayaller belirirdi. Az zaman uz zaman geldi geçti, çalgıcı yaşlandı, sesi değişti, bedeni acze düştü. Kimse sesine kıymet vermez oldu. İyiden iyiye yaşlanınca kazancı kalmadı, bir parçacık azığa muhtaç oldu.  “Yarabbi” dedi, “uzun bir ömür, tükenmez bir talih verdin; bir saman çöpü değerindeydim, lütuflar ettin bana. Yetmiş yıldır günahlar işledim; bir gün bile rızkımı kesmedin. Artık kirişim (çalgı çalanın karşılığında aldığı para),

Devamını okuyun

2019’da Kaf Dağının Eteklerinde En Sevdiklerim

Geldik 2019’un sonuna, bir dönemi daha geçerek 2020 li yıllara başlıyoruz. Yakında Kafdağının Eteklerinde 5 yılını tamamlıyor. Bunca zamandır takip ettiğiniz, okuduğunuz, ve zengin yorumlarınız için yürekten teşekkürler. Gönlünüzce zengin, sağlıklı, her anlamda bereketli, sevgisi, neşesi bol bir yeni yıl diliyorum. 2019 yılına dönüp baktığımda Kaf Dağı’nda en çok beğendiklerimi aşağıdaki listede sıraladım. Siz de beğendiklerinizi yazar mısınız? Hem sizleri daha iyi tanımış olurum hem de gelecek yazılara ışık tutar… 5. İnsan ve Sanatı Arasındaki İlişki Buradan okuyabilirsiniz. 4. Sessiz Arkadaşlarımız Bitkilerin Akıllı Dünyası  Buradan okuyabilirsiniz. 3. Lokman Hekim’in Defteri  Buradan okuyabilirsiniz. 2. Algılananın Ötesindekiler Buradan okuyabilirsiniz. 1.  İlahi Komedya

Devamını okuyun