“Bir eş seçimi ya da evlilik kararını verirken bunu, kuru bilişsel matematik hesabına dayanarak yapamayız,” der duygusal davranış biçimlerimizi neyin belirlediği konusundaki araştırmasıyla bilinen nörobilimci Richard Davidson. “Bu kararı vermek için duygularımıza başvururuz. Duygularımız kesintiye uğrayıp bozulmuş ise, bu tür kararlar alma kapasitemizi gerçekten olumsuz etkileyecektir.” Duygusal beynin işleyişini değerlendirirken duygusal tarzımızı oluşturan ve doğuştan gelen altı kabiliyeti tanımlar. Bu kabiliyetler DNA’mızda temsil edilen biyolojik faktörlerle ve ailevi geçmişimizde hüküm süren psikolojik faktörlerle belirlenir. Her kabiliyet, temsil ettiği duygusal tarza has aktiviteleri ile beyinde görüntülenebilir, dolayısıyla teorik olgular değil yaşanan gerçektir. Her biri, düşükten yükseğe doğru ilerleyen bir boyutta ölçülür. …
Kategori: Psikoloji
“Dans ederken insan, sinema, roman ve dahası: şiir, sevgi ve hassasiyeti bulur,” der olağanüstü koreograf, opera yönetmeni ve dansçı Maurice Bejart. Nörıobilim, beyinlerimizin, müzikle ahenk içinde hareket etmek üzere düzenlendiğini keşfetmeden çok önce dans var idi. İnsan, bebek, çocuk, genç ya da yetişkin, yaşı ne olursa olsun, içgüdüsel olarak müziğin ritmine uyar. Son bilişsel araştırmalar, insanların evrensel olarak müziğe doğru çekildiğini ve senkronize olmaya hazır bulunduğunu belirtmekte. Dahası, ritmik hareketin, ruh halimizi yükselttiğini, zihinsel ve duygusal dalgalanmaları düzene koyduğunu ve insanı daha mutlu kıldığını gösteriyor. İlk çağdaki kabilelerden günümüzün toplumlarına kadar uzanan dansın büyüsü bizi daha mutlu kılmakla kalmıyor, …
Algının, karakter oluşumu ve insanın kendini yönetmesi üzerindeki etkileri, insan davranışını anlamanın temel taşı olmuş. Nörobilim, düşüncenin, algılanan gerçek üzerindeki etkisini keşfetmeden çok önce, 1900’lerin başında psikoloji bilimi öncülerinden William James “Neyi algılamaya karar verdiğimize göre dünya şekil alır” demiş. Yaklaşık elli yıl sonra Carl G. Jung, bilinçaltının bizim en büyük rehberimiz olduğunu, bilinçaltında saklı olan bilginin, dünyayı çözümlerken ve kendimizi orada konumlarken kullanıldığını öne sürer. Gündelik hayatta başımıza gelir bazen, bilinçli bir sebebi olmasa da bir şeyi biliveririz ya da hissederiz. Kimi zaman daha önce görmediği bir yere girdiği zaman, içinde bir şeyler kıpırdanır insanın, bir renk bir …
Bir süredir aklıma takılan bir soru var: İnsanlar doğuştan merhametli ya da merhametsiz olarak mı gelirler dünyaya? Yoksa bu erdemler sonradan da öğrenilebilir mi? Başkasında merhametin varlığını hemen gözlemlesem de kendimde bulunan merhametin derecesini, duruma göre ne kadar değiştiğini tam tespit edebilmem zor.
Social Profiles