Kahkahanın Sihiri

Wayne Miller

Kahkaha, iki insan arasındaki en yakın mesafedir. –Victor Hugo Kahkaha sesinin evrensel olduğunu belirtir dilbilimciler ve psikologlar. Gülme içgüdüsü ile yaratılan insanı “ neler güldürür ? ” sorusunu antik Yunan çağından beri araştıran filozoflar ise, insanın kendi eski hallerine güldüğünü ve diğerlerinin başına gelen terslikler, beklenmedik durumlar karşısında duyduğu bir çeşit üstünlük hissinin onu güldürdüğünü anlatırlar. Plato’dan 2500 yıl sonra Nietzsche, kahkahanın, sadece insanların hissettiği varoluşsal yalnızlığa ve ölüm hissine bir tepki olduğunu öne sürer. Neşe ve mizah ile tetiklendiği zaman “gülmek sağlığa iyi gelir, kan dolaşımını düzenler, mutluluk hormonlarının salgılanmasına yol açar” teorisi Freud tarafından doğrulanır: Gülmenin, insandaki gerginliği

Devamını okuyun

Maskeli İfadeler

“Gözlerimiz, gözbebeklerimiz, ellerimiz, jestlerimiz … Kısacası, maskeyi taktığımızda duygularımızı iletmek için kullanacak olduğumuz tüm vücudumuzdur ,” der algı psikolojisi, vizyon ve biliş araştırmaları ile tanınmış nöropsikolog Sylvie Chokron. Maske taktığımızda yüzden yayılan duyguların örtülmesi sonucunda nasıl bir iletişim kurduğumuzu şöyle açıklar : Genellikle, iletişim kurmak için, gözler ve ağız arasında oluşan üçgenden yayınlanan bilgileri işlemeye ihtiyaç duyarız. Karşımızdaki kişinin çehresinde beliren duygular, onun ruh halini ve niyetini anlamımıza imkân sağlar, hatta ona empati duymamıza izin verir. Bu duyguların yüzdeki izlerini göremezken, kişinin ne düşündüğünü bilmek ve onunla iyi iletişim kurabilmek gerçekten çok zorlaşır. Gözler çok önem taşımakla birlikte, alışık olduğumuz

Devamını okuyun

Tabiattan Geçen Mutluluk Yolları

Doğaya olan ihtiyacımız insanlığımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Orman görevlisi olarak çalışan ve birçok dilde çok satan kitapların yazarı Peter Wohlleben, Ağaçların Gizli Yaşamı  ’nda insanın doğayla olan bağı için: “Doğaya olan ihtiyacımız insanlığımızın ayrılmaz bir parçası,” der ve bizi doğaya doğru çeken bu parçamızı tanımanın bize nasıl iyi geleceğini açıklar. Kereste endüstrisine ağaç sağlamak göreviyle ormanda çalışırken ve ağaçları sadece ekonomik değeri olan emtia olarak gördüğü dönemde fark eder içindeki doğa sevgisini uyandıran bu parçayı. Aynı dönemde ormanda araştırma yapan bilim insanlarının doğaya olan merak ve tutkularına tanık olur ve ağaçların gizli yaşamı hakkında bulgulardan öğrendikleriyle, ağaçlara kazanç getiren emtia

Devamını okuyun

Sandıktaki Değerler

  Dayanıklılık ve travma konusundaki çalışmaları ile tanınan nöropsikiyatrist Boris Cyrulnik, toplumların dünyayı saran salgın krizine karşı nasıl direnebileceğini açıklıyor : Bu görünmez saldırgana uyum sağlamalıyız. İnsanın evrimi ancak krizler ile gerçekleşir. Bu krizden sonra aileler ve çiftler bir kez daha barış ve huzuru bulacaklar. Krizler, insan olmanın koşulunda vardır. Zaten dünya tarihindeki kültürel devrimleri mecbur kılan birçok salgın biliyoruz. Her salgın veya doğal afetle birlikte kültürel bir değişiklik olmuştur. Travmadan sonra yeni kurallar ve birlikte yaşamanın yeni yollarını keşfetmeye çalışırız. 1348 veba salgını sonrasında Avrupa’da toplumsal değerlerin ve üretim ilişkilerinin nasıl değiştiğini hatırlatıyor: Orta çağlarda, ev hapsinin gerekli olduğunu

Devamını okuyun

Kendi Kendine

  Senin içinde bir can var, o canı ara Senin dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara. –Rumi “İnsan, sadece yalnız olduğunda merak eder de gerçeği araştırır,” der Einstein. Büyük düşünür Goethe de yaratıcı ihamın ancak yalnızken geldiğini söyler. En beğendiğim psikologlardan biri olan Winnicott ise, çocuk gelişiminin başta gelen göstergelerden birini “kendi kendine kalabilmek kapasitesi” olarak tanımlar. Tabiat aşığı Amerikalı filozof ve yazar Henry David Thoreau manevi (spiritüel) keşiflerini orman yürüyüşlerinde yaptığını söyler. Yalnız başına yaptığı bu yürüyüşlerin, kendisini manevi kaynağına bağladığını, zengin ilhamlar verdiğini; ayrıca beden ve ruh sağlığına iyi geldiğini açıklar. Tabiatla yaşadığı birlik duygusu hakkında

Devamını okuyun

İnsanın Aşk Halleri

İnsan aşkı arar. İnsan olmanın en temel hâllerinden biri aşık olmak. Ama ne tür bir aşk bu? O kadar çok çeşidi var ki. Ferzan Özpetek şöyle tanımlar aşkı: Aşk, herkesi birbirine bağlayan bir ip!… Kendimi çaresiz hissettiğim anlarda aşkı düşünürüm ben. Çünkü bizi kurtaran, herşeyi değiştiren, olanaksızı olanaklı, çirkini güzel, kabul edilemez olanı kabul edilebilir kılan aşk! Herşey onun vasıtasıyla yürüyor. Hayattaki en önemli şey aşk. Aşk dediğin, dostuna duyduğun aşk, toprağa duyduğun aşk, işine duyduğun aşk…aşk dünyayı döndüren duygu. Bizi kurtaracak tek şey de aşk! Aşkın bu hâlleri olmasa, ne tıp doktoru adanmışlıkla insanlığa hizmet eden çareler bulurdu, ne çağlar

Devamını okuyun

Yaşam ve Ölüm Arasında Cesur ve Sevgi Dolu Bir Hikaye

Sevgi gerçekten sahip olabileceğimiz, kendimizde tutabileceğimiz ve yola çıktığımızda yanımıza alabileceğimiz tek şeydir.  Yaşamlarının sonuna yaklaşan hastalarla yaptığı öncü çalışmalarıyla tanınmış doktor Elizabeth Kübler-Ross (1926-2004), bu kişilerle yaşam ve ölüm hakkındaki duyguları ve yaşamış oldukları hayatı nasıl ölçtükleri hakkında röportajlar yapar. Çalışmasının sonunda, hastaların oybirliğiyle duygusal durumlarını “sevgiye duydukları özlem” olarak nitelendirir ve sevgiyi, ölüm korkusuna karşı ihtiyaç duyulan bir kalkan olarak gördüklerini ifade ederler. Yaşam yolunun sonunda hissettikleri iç huzuru ve memnuniyet derecesi ise dünyada yaşadıkları süre içinde etraflarına ne kadar sevgi ekebildiklerine bağlı olarak azaldığı ya da çoğaldığı ortaya çıkar. Ölmekte olan bir kişiye ölüm hakkında açıkça konuşmanın

Devamını okuyun

2019’da Kaf Dağının Eteklerinde En Sevdiklerim

Geldik 2019’un sonuna, bir dönemi daha geçerek 2020 li yıllara başlıyoruz. Yakında Kafdağının Eteklerinde 5 yılını tamamlıyor. Bunca zamandır takip ettiğiniz, okuduğunuz, ve zengin yorumlarınız için yürekten teşekkürler. Gönlünüzce zengin, sağlıklı, her anlamda bereketli, sevgisi, neşesi bol bir yeni yıl diliyorum. 2019 yılına dönüp baktığımda Kaf Dağı’nda en çok beğendiklerimi aşağıdaki listede sıraladım. Siz de beğendiklerinizi yazar mısınız? Hem sizleri daha iyi tanımış olurum hem de gelecek yazılara ışık tutar… 5. İnsan ve Sanatı Arasındaki İlişki Buradan okuyabilirsiniz. 4. Sessiz Arkadaşlarımız Bitkilerin Akıllı Dünyası  Buradan okuyabilirsiniz. 3. Lokman Hekim’in Defteri  Buradan okuyabilirsiniz. 2. Algılananın Ötesindekiler Buradan okuyabilirsiniz. 1.  İlahi Komedya

Devamını okuyun

Duygusal Beynin İşleyişi ve Duygusal Kabiliyetler

“Bir eş seçimi ya da evlilik kararını verirken bunu, kuru bilişsel matematik hesabına dayanarak yapamayız,”  der duygusal davranış biçimlerimizi neyin belirlediği konusundaki araştırmasıyla bilinen nörobilimci Richard Davidson. “Bu kararı vermek için duygularımıza başvururuz. Duygularımız kesintiye uğrayıp bozulmuş ise, bu tür kararlar alma kapasitemizi gerçekten olumsuz etkileyecektir.”  Duygusal beynin işleyişini değerlendirirken duygusal tarzımızı oluşturan ve doğuştan gelen altı kabiliyeti tanımlar. Bu kabiliyetler DNA’mızda temsil edilen biyolojik faktörlerle ve ailevi geçmişimizde hüküm süren psikolojik faktörlerle belirlenir. Her kabiliyet, temsil ettiği duygusal tarza has aktiviteleri ile beyinde görüntülenebilir, dolayısıyla teorik olgular değil yaşanan gerçektir. Her biri, düşükten yükseğe doğru ilerleyen bir boyutta ölçülür.

Devamını okuyun