Algılananın Ötesindekiler

  Algının, karakter oluşumu ve insanın kendini yönetmesi üzerindeki etkileri, insan davranışını anlamanın temel taşı olmuş. Nörobilim, düşüncenin, algılanan gerçek üzerindeki etkisini keşfetmeden çok önce, 1900’lerin başında psikoloji bilimi öncülerinden William James “Neyi algılamaya karar verdiğimize göre dünya şekil alır” demiş. Yaklaşık elli yıl sonra Carl G. Jung, bilinçaltının bizim en büyük rehberimiz olduğunu, bilinçaltında saklı olan bilginin, dünyayı çözümlerken ve kendimizi orada konumlarken kullanıldığını öne sürer. Gündelik hayatta başımıza gelir bazen, bilinçli bir sebebi olmasa da bir şeyi biliveririz ya da hissederiz. Kimi zaman daha önce görmediği bir yere girdiği zaman, içinde bir şeyler kıpırdanır insanın, bir renk bir

Devamını okuyun

Hayat Hikâyeleri ve Kimlikler

Kimliğimizi tanımlarken yaşantımızın çeşitli dönemlerinde öne çıkan olayları ve mihenk taşlarını kullanırız. Kimlik tarifimize, yaşanmış anıları katarak anlam kazandırırken bir yandan da hayatımızın hikayesini yazarız. Bu hayat hikayesi, bizi biz yapan temalar, karakterler, sahneler, anılarla doludur. Geçen tüm zamanlar ve mekanlarda tek bir “ben” vardır. ”Ben”in anıları ve gelecekte olması tasarlanan “ben” imajları arasında var olur insan ve böylece “ben”in, tek ve bütün olarak devamlılığı zaman ve mekanda sürüp gider. Psikolojide bu olguya “hikaye edilen benlik” (narrated self) denir. Kimlik oluşmasında çok önemi olan bu benlik hikayesinin kökleri, ortalama 3 yaştan itibaren dil gelişimiyle birlikte hafızada ifade bulan ilk çocukluk

Devamını okuyun

Duygusal Zeka ve Mutlu Çocuklar Yetiştirmek

Duygusal zeka, insanın duygularını tanıması, yönetebilmesi ve diğerinin hislerine karşı uygun tepkiler verebilme becerisidir. Çocuklar, bu beceriyi anne babaları ve yakın çevreleriyle olan ilişkilerinde öğrenirler. Çocuğun hissettiklerinin inkar edilmesi, görmezden gelinmesi veya anlaşılmaması onun benliğini zorlar, kendine yabancılaşmasına ve sahte kimlikleri benimsemesine yol açar.  Buna karşılık, hissettikleri doğru zamanda görülen, anlaşılan ve kabul edilen; gerektiğinde onurlandırılan ya da yatıştırılan bir ortamda yetişen çocuğun duygusal zekası gelişmiş olur. Farklı durumlardaki duygularını ve sebeplerini tanımlayıp gerektiğinde kendi kendine başa çıkabilir hale gelir. Çocuğun gelişimi için en iyi yöntem, anne babanın kendi duygularını yönetebilmekte doğru rol modeli olmasıdır.  Bundan başka, olumlu ya da

Devamını okuyun

İnsanın Aşk Hâlleri

İnsan aşkı arar. İnsan olmanın en temel hâllerinden biri aşık olmak. Ama ne tür bir aşk bu? O kadar çok çeşidi var ki. Ferzan Özpetek, Ayşe Arman ile yaptığı röportajda şöyle tanımlamış aşkı: Aşk, herkesi birbirine bağlayan bir ip!… Kendimi çaresiz hissettiğim anlarda aşkı düşünürüm ben. Çünkü bizi kurtaran, herşeyi değiştiren, olanaksızı olanaklı, çirkini güzel, kabul edilemez olanı kabul edilebilir kılan aşk! Herşey onun vasıtasıyla yürüyor. Hayattaki en önemli şey aşk. Aşk dediğin, dostuna duyduğun aşk, toprağa duyduğun aşk, işine duyduğun aşk…aşk dünyayı döndüren duygu. Bizi kurtaracak tek şey de aşk! Ne kadar güzel özetlemiş Ferzan Özpetek aşkın binbir hâlini.

Devamını okuyun

Bütün Büyük İnsanların Başarısının Sırrı

Bütün Büyük İnsanların Başarısının Sırrı 2016’ya başlarken, başarı ve mutluluğumuz için gündelik hayatta yapabileceklerimizin 5 adımlık pratik bir listesi var. Yazının başlığı başarıya odaklı olsa da günümüzde mutluluk ve başarı çoğunlukla beraber kullanıldığı için listedeki adımlar kendiliğinden başarıyla birlikte mutluluğu da içermekte. Kendimizden beklediklerimizi gerçekçi bir gözle —yani güçlü yanlarımıza ve kapasitemize oranla belirlemek : İş hayatımızda, ya da özelde beklentilerimiz kendimizle aynı boyda olduğu takdirde ne hayal kırıkları ne de boşa giden potansiyel olur. Mutluluk ve başarı tam da boyumuz hizasında ve elde edilebilir olduğu zaman güvenli ve mutlu oluruz.. Deneyimlediğimiz olumsuz bir olayda ya da bir güçlükle karşılaştığımız

Devamını okuyun

Bir Sabah Müzik Sesi ve Kahve Kokusu Eşliğinde Küçük Bir Gezinti

Viyana’da güneşli ılık bir sonbahar sabahı. Müzik dolu bir şehir, sanki yıllar boyu bestelenen, çalınan, yaşanan müziklerin notalarıyla salınıyor. Havada kahveler ve fırınlardan yükselen kokular, gençler enstrümanlarıyla birlikte müzik akademisi ve opera binasına gidiyorlar. Müzik, sabahın erken saatlerinde başlayan yaşamla iç içe. Bir de sokakların birinde Mozart’ın notaları yükselmeye başlayınca insanın ruhu neşe doluyor. Bergasse 19 numara –eski bir apartman, 1. kattaki zilde şu tabela var: Zili çalınca kapıyı açan kişi bekleme odasını gösteriyor ve gezinti başlıyor. Psikanalizin derin tarihinde… Kadifesi eskimiş bordoya çalan küçük koltuklar ve kütüphane olan bekleme odasından sonra divanın olduğu odaya geçiliyor. Şimdi fotoğraflardan başka  bir

Devamını okuyun

Sonbahar Yaklaşırken

Yaklaştı sonbahar, değişti rüzgarın sesi, güneşin ışıkları gölgelenmeye başladı evin köşelerinde. Tenhalaşan kumsallar kıyıya vuran dalgalarla sessiz; suda yansıyan renkler faklı. Giden son göçmen kuşların sesleri, eski bir saçak altında kırlangıcın özenle hazırladığı yuva; toprağın kokusu; kızıl, sarı, ala, uçuşan bir dans sonbahar… İçli bir mevsim, içe dönüşü de beraberinde getiriyor sanki. Yazdan kalan hatıralarla, gelecek olan kışa yönelik düşünceler arasında bir geçiş mevsimi. Geldiğimiz yer, bulunduğumuz yer ve varmak istediğimiz yer arasında bir geçiş, bir ara zaman gibi sonbahar. Hep öyledir ya ara zamanlar durağan gibi gözükse de aslında bir değişimin habercisidir. Bir ön hazırlık, içe bakış ve eldekilerle,

Devamını okuyun

Hayat kitabı, Kader ve Özgür İrade Arasında İnsan

Etki ile tepki arasında bir alan vardır ve o alanda cevabımızı seçecek özgürlüğümüz ve gücümüz bulunur. Gelişimimiz ve özgürlüğümüz, verdiğimiz cevapta saklıdır.    1.Dünya Savaşında bulunduğu toplama kampı deneyimlerinden sonra Viktor Frankl, “İnsanı insan yapan nedir?” sorusuna yanıt ararken, insanın varoluş koşullarındaki “anlamın peşinde” yazdığı kitabında “Yaşamdan ne beklediğimiz sorusunu değil yaşamın bizden ne beklediği sorusunu sormalıyız; asıl öğrenmemiz gereken budur” der[i]. Ona göre cevap, yaşamla ilgili teorilerde, meditasyonlarda değil; yaşama biçimimizde, eylemlerimizde ve görevlerimizi yerine getirme sorumluluğunda bulunur. Yaşamı, fiziksel realiteyi ve evrenin oluşumunu araştıran fizik bilimi de bu soruya kendi yöntemleriyle –deneyimlerin bilimsel açıklamalarına dayanarak– cevap arar. Einstein,

Devamını okuyun

Mutluluk: Psikolojik Zenginliğin Sırlarını Çözmek

Yazar: Ed Diener and Robert Biswas Diener 30 yılı aşan bir süredir mutluluk üzerine bilimsel araştırmalar yapan Diener, gerçek zenginliğin bileşenlerini şöyle sıralar: Fiziksel ve ruhsal sağlık Maddi yeterlilik Değerler ve hayat amaçları Maneviyat ve hayatın anlamı Aktif ve katılımcı olmak Olumlu tutum, his ve zihniyet Sevgi içeren sosyal ilişkiler Herbirinin mutlulukla doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya koyan Diener, aslında “süper mutluluğun” kalıcı ve imrenilecek bir hal olmadığını vurgular. Gerçekçi bakıldığında hiç sönmeyen, sürekli aynı yoğunlukta ve canlılıkta bir mutluluk tarifinin mümkün olmadığını söyler Diener. En mutlu, en iyimser insanların bile zaman zaman daha az mutlu günler geçirdiğine örnek vererek, yaşanan

Devamını okuyun

Ateş Böcekleri, Uçarı Heyecanlar ve Descartes’a göre Ruhun Tutkuları

Bu aya özel paylaşmak istediğim iki mutluluk anının tarifi : Akşam fırından yeni çıkmış Ramazan pidesinin kenarından bir parçanın koparıldığı an ile yemeden önceki kısa aralıkta içe çekilen kokusu Bir yaz akşamının ıhlamur kokulu sessizliğinde, bahçenin kuytu köşelerinden birdenbire ortaya çıkıp dansetmeye başlayan ateş böcekleri ile yaşanan sihirli bir an. Dikkat ettiğimiz zamanlar hayat çeşit çeşit mucizelerle dolu. Bizi heyecanlandıran, gülümseten, kimi zaman sessiz bırakan, hayrete düşüren, motive eden mucizeler… İşte yakaladığımız bu anlarda duyduğumuz heyecan, sevinç, mutluluk hisleriyle beraber içimiz şükranla dolar bir anda. Bazen uçup gider bu his, bazen de etkisi uzun süre kalır üzerimizde. Sonrasında ise gündelik

Devamını okuyun