Sandıktaki Değerler

 

Fransız çocuk nöropsikiatristi ve yazar Boris Cyrulnik. AFP photo Eric Feferberg

Dayanıklılık ve travma konusundaki çalışmaları ile tanınan nöropsikiyatrist Boris Cyrulnik, toplumların dünyayı saran salgın krizine karşı nasıl direnebileceğini açıklıyor :

Bu görünmez saldırgana uyum sağlamalıyız. İnsanın evrimi ancak krizler ile gerçekleşir. Bu krizden sonra aileler ve çiftler bir kez daha barış ve huzuru bulacaklar. Krizler, insan olmanın koşulunda vardır. Zaten dünya tarihindeki kültürel devrimleri mecbur kılan birçok salgın biliyoruz.

Her salgın veya doğal afetle birlikte kültürel bir değişiklik olmuştur. Travmadan sonra yeni kurallar ve birlikte yaşamanın yeni yollarını keşfetmeye çalışırız.

1348 veba salgını sonrasında Avrupa’da toplumsal değerlerin ve üretim ilişkilerinin nasıl değiştiğini hatırlatıyor:

Orta çağlarda, ev hapsinin gerekli olduğunu anlamıyorduk : enfekte insanlar taşıdıkları hastalık mikrobu ile dağılıp kaçıyorlardı. Avrupa’da, 1348 veba salgınını takip eden iki yıl süresinde her iki Avrupalıdan biri yok olmuştu. Salgın durduğunda, toplumsal değerler tamamen değişmişti. İnsanlar, kendi kendilerine yapabilecekleri sanatları keşfetmişti. Salgın öncesinde sadece dinsel dinsel unsurları içeren sanat, epidemiden sonra hayvanlar, tabiat manzaraları, meyveler, vb. resimler içermeye başladı. Yine bu dönemde evlerde yayılan halı ve dokumacılık ile beraber masaların altına halılar yerleştirdik.

[…]

Üretim ilişkileri ve değerler hiyerarşisi de tamamen değişti. İki yılda o kadar çok ölüm oldu ki, kurtulanlar arasında çalışmayı kabul edenlere para ödenmesi gerekiyordu. Artık toprakla bir satılan serfler yoktu.

Salgın süresince devam eden ev hapsinde ve sonrasında bizi nelerin beklediği hakkında, hep birlikte yeni bir yaşam tarzı geliştireceğimizi öngörüyor :

İşleri, aileleri ve çocukları için endişelenenlere, sadece koruyucu önlemler almak için endişelenmemiz gerektiğini söylüyorum. Bu önlemlere saygı duyarsak, endişelerimiz azalacak ve evde kalmaya adapte olacağımızı göreceğiz.

Hedeflememiz gereken içsel araştırmadır. Okuma ve yemek pişirme daha önemli hale gelecek, radyo, müzik daha çok dinleyeceğiz ve büyükanne ve büyükbabamızın değerlerini yeniden bulacağız.

Salgın sona erdiğinde, birlikte yaşamanın yeni bir yolunu geliştirmemize yardımcı olacak eski değerlerin tozunu aldığımızı göreceğiz. Derin değişiklikler olacak, bu bir kuraldır.

Boris Cyrulnik, insanlığın, dayanışma ve birlik ruhu içinde kolektif travmadan çıkarak, “benliği” yeniden inşa etme ve yaşanmış acılara anlam verme kapasitesinden emin olarak der ki : “Mutsuzluğumuzu harika bir şeye dönüştürmeyi başarabiliriz. Zarar gören herkes başkalaşım geçirir. Acılarımız boşuna değil, nihayetinde kurtuluşla gelecek olan zafer mümkündür.”

 

France Inter’de yapılan röportajdan alıntı, 16 Mart, 2020

Duygu Bruce
19 Mart 2020

1 comments On Sandıktaki Değerler

Comments are closed.