Maskeli İfadeler

“Gözlerimiz, gözbebeklerimiz, ellerimiz, jestlerimiz … Kısacası, maskeyi taktığımızda duygularımızı iletmek için kullanacak olduğumuz tüm vücudumuzdur ,” der algı psikolojisi, vizyon ve biliş araştırmaları ile tanınmış nöropsikolog Sylvie Chokron. Maske taktığımızda yüzden yayılan duyguların örtülmesi sonucunda nasıl bir iletişim kurduğumuzu şöyle açıklar :

Genellikle, iletişim kurmak için, gözler ve ağız arasında oluşan üçgenden yayınlanan bilgileri işlemeye ihtiyaç duyarız. Karşımızdaki kişinin çehresinde beliren duygular, onun ruh halini ve niyetini anlamımıza imkân sağlar, hatta ona empati duymamıza izin verir. Bu duyguların yüzdeki izlerini göremezken, kişinin ne düşündüğünü bilmek ve onunla iyi iletişim kurabilmek gerçekten çok zorlaşır.

Gözler çok önem taşımakla birlikte, alışık olduğumuz tüm bilgiye orada kolayca erişemeyebiliriz. Bu nedenle, maske takıldığında, alında ve kaşlarda oluşan kıvrımların taşıdığı ifadeye veya gözlerin etrafındaki çizgilerde beliren ifadelere çok dikkat etmeli. Üstelik bir-iki metrelik mesafeye de saygı gösteriyorsak, görünüşe odaklanmak ve tüm bu küçük ifadelere dikkatlice bakabilmek çok zor olur. Bu durumda yüz ifadesinde göremediğimiz eksikleri diğer araçlarla, muhtemelen tüm beden hareketleri, ses tonu ayarları ve içgüdüsel algılarla telafi etmek zorunda kalırız.

Bir maskenin arkasındaki gerçek bir gülümsemeyi tanımanın çok zor olduğunu söyler :  “Ancak gülümseme, bir önceki ya da bir sonraki cümle içinde tonlamaya dönüştüğü zaman ya da kişinin başının eğiminden gülümsediğini anlayabiliriz.”

İletişimde, gözbebeklerin can alıcı önemine dikkati çeken Chokron şöyle açıklar :

Biz farkında olmayız, ama gözbebekleri çok fazla bilgi aktarır. Karşımızdaki kişinin gözbebeklerinin genişlediğinin veya daraldığının farkına varmayız. Ama beynimiz bu işaretleri çok iyi analiz eder, bilinçli olmadan işlenen bu bilgiler, diğerinin davranışını belirgin şekilde anlamamıza izin verir.  Bebeklerin bile kendileriyle iletişim kuran kişinin gözbebeklerinin büyüklüğünü işleyebildiğini artık biliyoruz.

Gözbebekleri büyük olan biri genellikle çok daha neşeli ve mutlu bir insan olduğuna işaret eder. Gözbebekleri büyümüş olan insanlara daha fazla güven duyarız. Bunun aksine küçülmüş gözbebekleri, kişinin korku veya öfke taşıdığına işaret eder. Bu tür kişilerden kaçınma eğiliminde oluruz.

Bebeklerin, maskeli yüzler arkasındaki ifadeleri göremeden sokaktaki diğer insanlarla veya aileleriyle etkileşimde bulunmalarının sonuçları konusunda :

Bu endişe verici çünkü bebeğin güvende hissetmesi için tüm yüz duygularını işlemesi gerekiyor. Yüzden yayılan bu bilgileri gözden kaybetmek bebek için oldukça kafa karıştırıcı. Bu nedenle bebekler, küçük çocuklar veya risk altında olan çocuklarla iletişim halindeyken yetişkinlerin şeffaf bir maske kullanması daha yararlı olur. Söyleneni anlamak için dudak hareketlerini görmesi gereken işitme engelli kişiler için de bunu dikkate almak gerekir.

Maskeli sosyal etkileşimlerin başarılı olması için bazı ipuçları verir nöropsikolog Sylvie Chokron :

Maske takma söz konusu olduğunda hepimiz eşit koşullara içinde değiliz. Bazıları göremedikleri duygusal ifade eksikliğini diğer işaretlere odaklanarak –beden, ses tonu, jestler, vb telafi edecek ve beynin esnekliğini kullanarak daha iyi adapte olur. Diğerleri için, özellikle utangaç, çekingen olanlar ve maskeden ürken çocuklar için iletişim daha zor olabilir. Bu durumda sadece gözlerdeki bakışlara odaklanmak ve dikkati konuşulan içeriğe  vermek en iyi yöntem.

Belli ki ne varsa aslında gözlerde bulmak mümkün, eski zamanda denmiş ya gözler ruhun aynası

 

Duygu Bruce

 

Kaynak: 
Sylvie Chokron, CNRS araştırma direktörü, aynı zamanda Rothschild Oftalmoloji Vakfı’nda “Vizyon ve Biliş” ekibinde çalışmakta ve Paris 5 Üniversitesi’nde Algı Psikolojisi  laboratuvarından sorumlu nöropsikologdur.

France Inter tarafından 1 Haziran 2020 tarihinde yayınlanan röportajdan alıntı.